Büyümeden sonra eşitlik, rahatlama ve umut mümkün mü?
Aynur Kulak
Son dört yılda dünya, pandemilerin, sıcak savaşların ve ekonomik krizlerin kaynayan kazanında çok değerli değişimlere ve büyük yenilenmelere gebe bir biçimde ilerlemeye devam ediyor. Böylesine zorlayıcı ve sarsıcı bir değişim yaşanırken bile her zaman kullanılan “büyüme” sözcüğü sizce bu dünyayı nereye götürecek? Sıklıkla, başımıza gelen her şeyden daha çok bir büyüme bataklığında sıkışıp kaldığınızı hissediyor musunuz? Bunu hissetmekte yanlış bir şey yok, çünkü dünya kesinlikle bir “büyüme” bataklığında. Ve bu konuda başına ne gelirse gelsin “yenileme” adı altında ısrarlarına devam ediyor. Kapitalizm denilebilir, neoliberalizm denilebilir, ataerkillik denilebilir, adı ne olursa olsun, krizler, çöküşler, yıkımlar olsa da “büyüme” devam edecektir. Peki ya büyüme sonrası?
Tim Jackson’ın ‘After Growth/Life After Capitalism’ adlı kitabı Detay Yayınları’nın İnceleme Dizisi’nde yayınlandı. Kapitalizmden sonraki hayatı görebilir miyiz bilmiyorum ama bir asır içinde dünyada olabilecek bütün büyük olayları yaşadık. Pandemi, sıcak savaş ve ülkemizdeki büyük şok. Her şey büyük bir felakete dönüştü. Bütün bunların bir felaket olması insan faktörü ile alakalıdır. Peki dünyaya bunu yapanlar varken, insanlar birebir dünya için bir büyüme potansiyeli ortaya koyabilir mi? Eşitlik, rahatlama ve umut mümkün mü? Hadi yaptılar diyelim, tüm bunlar mümkün diyelim, sonra ne olacak? Büyüme sonrası felaketleri görüyoruz ve eşitlik bir türlü gelmiyor, aradaki uçurum her olayda daha da açılıyor. Tim Jackson, bu “büyüme” bataklığının bir sistem üzerinden nasıl işlediğini, yenilenen kuralları ve kurallarıyla tüm detaylarıyla anlatıyor.
BÜYÜME MİTİNİ AŞIN
“Bunu destekleyen konuşmalar gücünü kaybetmeye başlar başlamaz, dünya sallanmaya başlar.” Tim Jackson, sosyolog Peter Berger’in bu sözüyle iddiaya giriyor. Ekoloji ekonomisti ve Surrey Üniversitesi’nde sürdürülebilir kalkınma profesörü olan Jackson, aynı zamanda sürdürülebilir refahın ekonomik, sosyal ve politik boyutlarını anlamayı amaçlayan çok disiplinli bir uluslararası araştırma konsorsiyumu olan Refahı Anlama Merkezi’nin direktörüdür. Tim Jackson, yukarıda alıntıladığı sözün ardından kitabın ana konusu olan ‘Büyümeden Sonra’yı anlatmak için somut bir örnekle başlıyor: Tim Jackson: Ocak 2020’de Davos’ta bir merkezde bir araya gelen dünya başkanları nasıl oldu da sırtlarını döndüler. İsviçre Alpleri’ne kadar, onları hayatta tutan güçlere, yani büyümeye güvendiler. , toplantıya büyük değer vermekten bahsediyor. Tabii Jackson’ın o görüşmeyle ilgili verdiği örnekler ve o yılki görüşmeden derlediği diyaloglar hiç de şaşırtıcı değil. Aslında her ülkenin liderlerinden mütevelli olarak neyi savunduğunu biliyoruz. Örneğin, dünyanın nasıl kurtarılabileceğini veya iklim krizinin nasıl ve hangi önlemlerle “gerçekten” çözülebileceğini savunmuyorlar. Tartışılan konular, hızlı tempolu kurs nedeniyle post-büyüme veya post-kapitalist değildir. Tehlikede olan büyüme, sadece büyüme.
Büyüme odaklı bu gelişmeler Ocak 2020’de Davos’ta yaşanırken, Li Wenliang adlı genç bir Çinli doktor Wuhan Merkez Hastanesi’nde tahmin edemeyeceği bir biçimde kendi hayatı ve dünya insanlarının hayatı için mücadele veriyordu. Doktor Wenliang, bir aydan daha kısa bir süre önce, canlı hayvan pazarının işgal ettiği bir şehir pazarında patlak veren yeni, bilinmeyen ve şaşırtıcı derecede ölümcül korona virüsü hakkında dünyayı uyardı.
“Birkaç hafta içinde, küresel ekonomi varoluşsal bir krize düşecek. İnkarların yerini kafa karışıklığı alacak ve kafa karışıklığı faydacılığa dönüşecekti. Sıradanlık bir gecede uçup giderdi. İşletmeler, konutlar, topluluklar, tüm ülkeler izolasyona girecekti. Büyüme kaygısı bile, insanların hayatlarını süresiz olarak korumanın aciliyetiyle azalacaktır. Hayatta neyin en değerli olduğuna dair rahatsız edici bir hatırlatmaya ek olarak, büyüme tamamen ortadan kalktığında ekonominin nasıl görüneceğine dair tarihsel bir ders veriyor.”
Verildi mi? Büyüme efsanesi gerçekten kırıldı mı? Kapitalizm sonrası hayatın nasıl olabileceği sürecine en çok 2020-2022 arası geldik. Dünyanın dört bir yanında kapanan bu iki yılda, indiğimiz birçok yerden çıkmak bazı mitleri bitirmek için bir fırsattı ama kullanılamadı. İşte bu yüzden ‘Büyümeden Sonra’ kitabı, bu saplantı sona erdiğinde neler olabileceğine dair bir düşünme biçimi, güvendiğimiz inanç alanlarından çıkmamızı gösteren bir rehber, toplumsal ilerlemenin yeni sınırlarını keşfetmeye bir davet ve bu doğrultuda okunması gereken bir kitap.
EKONOMİ ADINA ANLATILMIŞ HİKAYELER
Bu aşamada hızlıca bunu açıklamak gerekiyor. Mit olgusu, büyüme bataklığının adının olumsuz olarak değerlendirilmesine katkı sağlıyor ancak yine de konuyu anlama hatasına düşmemek gerekiyor. Aslında Tim Jackson da ciddi yanılgılardan bahsetmiş ve şuna dikkatimizi çekmişti: “Önemli yanılgı, ‘daha fazla’nın her zaman ‘daha iyi’ olduğunu varsaymasında yatmaktadır”diyerek devam ediyor: “Hala yetersizlik varsa, bu değerlendirme en azından koşullu anlamda geçerliliğini koruyor. Ancak zaten fazlalığın olduğu yerde, kategorik olarak geçerliliğini kaybeder. Kapitalizmin kalbindeki iki kritik kusurdan biri, o noktanın nerede olduğunu bilmemesidir. Diğeri ise oraya vardığında nasıl duracağını bilmemesi.”
Kitabın bazı bölümleri, büyüme sonrasında ortaya çıkacak olan olasılıklara ışık tutmak için hazırlanmıştır. Kapitalizmi Kim Öldürdü, Refahın Doğası, Hikaye Anlatma Sanatı Olarak Ekonomi, Umut Gölgesi ve Güç Sanatı’nın bölümleri çok ilginç. Bu bölümlerin ortasında Hikaye Anlatma Sanatı Olarak Ekonomi ve Güç Sanatı olarak değinmek istiyorum.
Jackson, Economics as the Art of Storytelling’de, yazarların doğanın yok oluşunu durdurmaya kararlı olduklarını söylüyor. Doğada çaba vardır. Ayrıca ölüm, avlanma ve kıtlık da var. Bazen var olma çabası, hayatta kalmak için amansız bir mücadeleye girmektir. Avcı ve av arasındaki yarış gerçektir. Ancak rekabet tek cevap değil. İnsanlar arasında rekabeti ekonomik ve sosyal kurumlarımıza bu kadar kapsamlı bir şekilde yerleştirmek, metaforu gerçekle karıştırmak demektir ve insanlar ekonomi adına attıkları her adımda bu karmaşaya daha da kapılırlar. Tim Jackson, edebiyat ya da felsefe kitaplarından örnekler vererek, pek çok yazarın metninde bu hikâyeyi ön plana çıkardığını söylüyor.
İktidar Sanatı bölümünde ise gücün güzelliğimize gitse de gitmese de değişken bir süreç olduğunun altı çizilmiştir. Sistem değişikliğinin her durumda ve kuralda mümkün olduğu söylenir. Büyüme oranları çok yeterliyken bile! Yüksek oranlı bir büyüme bile değişimin en değerli nedeni olarak gösterilebilir. Değişim isteyenler genellikle iktidarda değildir. Değişim istemeyenler genellikle iktidardadır. Bilhassa bir yere gelir ve tıkanır, iktidar arzusu. Tek bir şeyi kesinlikle unutmamak gerekir: “Siyasi güç, ekonomik büyümeyi sağlamaya rahatsız edici bir şekilde bağlıdır.”
GROWTH’UN MÜKEMMEL ŞÖHRETİ
Dünya ekonomisinin itibarı artık herkesin bildiği gibi kötü. Bu tipe rağmen büyüme bataklığından neredeyse kimse bahsetmez ama herkes sınırsız büyümenin peşindedir. Sistemin özenle inşa ettiği ve inşa ettiği “daha fazlası” ihtiyacı ve takıntısı asla bitmeyecek. Kıyamet patlak vermeli diyeceğim ama bu sefer tıbbi kıyamet iktisat tezgâhı kurulabilir ve “büyüme” bataklığı bu noktadan devam ettirilebilir.
Tim Jackson, büyüme sonrasını çok iyi niyetli bir şekilde umut ederek değerlendirmeye çalıştı. Ama post-kapitalist bir hayat ya da kapitalizmle bir ömür imkansız görünüyor. Dünya nüfusu ve sahip olduğumuz yeni ekonomik bilgiler göz önüne alındığında, kapitalizm sınırlı sayıda insanı mutlu etmek için var. Geriye kalan milyarlar asla ‘Büyüme Sonrasını’ göremeyecek. Görebileceğimizi düşünüyor musun? umudun var mı