Meclis Başkanı Kurtulmuş: İsrail bu savaşı teolojik savaşa dönüştürdü!
TBMM Başkanı Kurtulmuş, çeşitli programlara katılmak üzere gittiği Saraybosna’da, Bosna Hersek’te yayın yapan Hayat TV’nin Aliya İzzetbegoviç Vakfı’ndan yayınladığı programda soruları yanıtladı.
Tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de yaşanan sivillere yönelik katliamlarla ilgili bir soruya yanıt veren Kurtulmuş, “Gazze’de yaşananlar bir insanlık trajedisidir, kelimelerle anlatılamaz, büyük bir vahşettir. Kelimenin tam anlamıyla söylemek gerekirse bu açık bir soykırımdır.” dedi.
Gazze’de çocuk, kadın, genç, yaşlı sivillerin ayrım gözetmeksizin şehit edildiğini, şu ana kadar 4 binden fazlası çocuk olmak üzere 10 bin şehit verildiğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu, tüm insanlık için utanç verici olan ağır bir suçtur. Bunu söylemeye bile utanıyoruz. Utanmaktan bile utanırız. Ama ne yazık ki, tıpkı Srebrenica katliamında olduğu gibi, öyle büyük bir soykırım yapanlar var ki; Katiller var, katiller var, destekleyenler var, yaptıklarını görmeyenler var, mazlumlara ‘Ama onlar da yapmasaydı’ diyerek konuşanlar var. bir şekilde suç işliyorlar gibi görünüyor. Aynı filmi Gazze’de bir kez daha izliyoruz. Gazze’de katiller var, katillere destek verenler var, sessiz kalanlar var. Ama şunu söyleyeyim. Dünyanın her yerinde bu insanlığa karşı suça ortak olmak istemeyen vicdanlı insanlar var. Dolayısıyla Nazilerin Auschwitz’de işledikleri suçlar cezasız kalmadığı gibi, Srebrenitsa’daki katillerin eylemleri de cezasız kalmadığı gibi, Gazze’deki bu soykırımın katillerinin de hesap vereceğine ve gitmeyeceklerine inanıyorum. cezasız da. Çünkü işlenen şey açık bir insanlık suçudur. Bir an önce ateşkese ulaşılmasını ve Gazze’deki mazlum ve masum insanlara temel insani desteğin sağlanmasını umuyoruz.”
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, bu sorunun bir an önce kalıcı ve adil bir barışa kavuşması için çaba gösterdiğini belirten Kurtulmuş, “Ancak konunun siyasi boyutu on yıllardır çözülmemiş durumda. , bugün çözülmesi gereken çok acil; Acil ateşkes ve insani yardım konusunu da birinci önceliğimiz olarak görüyoruz.” Bu kelimeyi kullandı.
Kurtulmuş, başkenti Kudüs olan, 1967 sınırları içerisinde tam bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulması, Filistinlilerin mesken, iş yeri ve köylerini gasp eden yerleşimcilerin derhal yerlerinden uzaklaştırılması ve başta Filistin olmak üzere kutsal mekanların korunması gerektiğini belirtti. Mescid-i Aksa, Filistin’deki sorunun siyasi analizinin temelini oluşturmaktadır. diye vurguladı.
Gazze’deki katliamlarla uluslararası sistemin çöktüğünün altını çizen Kurtulmuş, “Güçlü olanın, elinde silah olanın, medya gücü olanın, ekonomik gücü olanın dilediği gibi yönettiği bir dünya ortaya çıktı. İstesek de bu devam edemez. Türkiye olarak sonuna kadar diyoruz ki dünya beşten büyüktür. “Adil ve eşitlikçi bir dünya sisteminin yeniden kurulması gerekiyor.” Şu şekilde konuştu:
“DESTEK VEREN HERKESİN TARİH ÖNÜNDE SORUMLU OLACAĞI AÇIKTIR”
Sivillerin öldürülmesinden İsrail’in yanı sıra AB ve ABD’nin de sorumlu olduğu yönündeki açıklamaların hatırlatılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bizim ne düşündüğümüz değil, İsrail’i destekleyenlerin ne söylediği önemli. Bunun üzerine koca bir ülkenin bakanı geldi ve bu kadar büyük bir insanlık suçu işlenirken ‘Evet ben de buraya Yahudi olarak geldim’ dedi. söz konusu. Bu doğrudan destektir. Ayrıca Amerika’nın ilgili kurumları da çok açık bir şekilde ‘Biz İsrail’e kırmızı çizgi çekmiyoruz’ dediler. İsrail ne isterse yapabilir.’ söz konusu. Bunlar kelimeler. İsrail’e destek için bölgeye uçak gemileri de gönderdiler. Yani İsrail’in bu zulmü yapmasına kimsenin engel olmaması gerektiğini, böyle bir şey olursa biz buradayız dediler. Dolayısıyla İsrail’in bu saldırganlığına çok açık bir şekilde karşı çıkıyoruz; Bunları destekleyen, haklı gören, saldırganlıklarına itibar eden herkesin bu suça ortak olduğunu söylemek mümkün.
Elbette Türkiye olarak kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun sivillere yönelik hiçbir saldırıyı kabul etmiyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Ama bunu kabul etmek mümkün değil. Siviller arasında hiyerarşi yoktur. Yani falanca sivil öldürüldüğünde bu kötü ama diğeri öldürüldüğünde, yani El-Ehli Baptist Hastanesi’nde 500 kişiyi öldürdüğünüz zaman bu yeterli oluyor. Böyle bir mantık yok. Bu insanlık değil. Dolayısıyla bu desteği sağlayan herkesin tarih önünde sorumlu olacağı açıktır.”
“ARTIK İSRAİL BU SAVAŞI İLAHİ SAVAŞINA DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜR”
“Gazze’deki asıl amaç Filistin halkının tamamen yok edilmesi midir?” Soru üzerine Kurtulmuş şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tabii ki değil. İsrail yönetimi, başlangıçta bu kadar ileri gitmeyeceğini düşündüğümüz şeyleri yapıyor. Dikkat ederseniz özellikle ikinci haftadan sonra sadece siyasi ve askeri terminoloji değil, dini terminolojiyi de kullanmaya başlıyorlar. Yani kendi inançlarına göre o bölgede yaşayan Yahudiler dışındaki herkes temizlenene, yani halkı Nil’den Fırat’a çıkarana kadar bu savaşı sürdürecekler, hatta Yeşaya’nın kehanetlerinden bahsedecekler. . Burada bizden başka kimsenin kalmayacağını, kalanların da köle olmayı kabul edeceklerini açıkça söylüyorlar. Bu hatalı bir teolojik anlayıştır. Kendini dünyanın efendisi gören, vaat edilen toprakların kendilerine uygun olduğunu düşünen, anakaranın yerleşik insanlarının oradan sökülmesini isteyen bir anlayıştır. Bu kabul edilemez. Artık İsrail bu savaşı teolojik bir savaşa dönüştürdü.”
“BALKANLARDA YENİ BİR GERİLİM, YENİ BİR ÇATIŞMA ASLA İSTEMİYORUZ”
Türkiye’nin Balkanlar için değerli bir partner ülke olarak görüldüğünü belirttikten sonra, “Şu anda Balkanlar’daki durumu nasıl görüyorsunuz?” Kurtulmuş soruyu yanıtlarken, Türkiye’nin Balkanlara ilişkin temel stratejisinin güven ve istikrarı korumak olduğunu belirtti.
Balkan halklarının birlikte ortak bir gelecek inşa etmesinin mümkün olduğu görüşünde olduklarını belirten Kurtulmuş, “Balkanlar’da asla yeni bir gerginlik, yeni bir çatışma istemiyoruz. Özellikle toprak bütünlüğü sağlanmış, egemenliği tam olarak korunmuş bir Bosna, bölgede güven ve istikrarın önemli bir garantisi olacaktır.” söz konusu.
Kosova ile Sırbistan arasındaki gerilimin hiçbir şekilde Bosna Hersek’e sıçramaması gerektiğine inandıklarını belirten Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Bosna Hersek’in Avrupa Birliği üyeliği başta olmak üzere kendisi için hayati gördüğü projeleri destekliyoruz. Bosna’nın kıyamete kadar farklılıklarını entegrasyon aracına dönüştürerek yoluna devam edeceğini umuyorum.” dedi.
“BÖLGE DIŞINDAKİ ÜLKELERİN SORUNLARA MÜDAHALE ETMEMELERİ İÇİN, BÖLGE ÜLKELERİNİN SORUNLARI ÇÖZME KABİLİYETİNİ GÖSTERMESİ ZORUNLUDUR.”
“Kosova’daki durum şu anda son derece gergin. Çözüme ulaşılmaya çalışılıyor ama görüşler hâlâ çok farklı. Nasıl bir çözüm bulunacak? Soru üzerine Kurtulmuş, ülkeler arasında siyasi farklılıkların olmasının doğal olduğunu ancak en zor ve farklı fikirlerde bulunulsa bile diplomatik masanın açık tutulması gerektiğinin altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş şunları söyledi:
“Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Ortadoğu, hatta Yemen ve Doğu Akdeniz’e kadar olan coğrafyadaki ülkeler arasındaki sorunlar kendi aralarında çözülmezse, bu sorunlar hızla uluslararası soruna dönüşebilir. Başka ülkeler gelip bu konulara müdahale ediyorlar. Dolayısıyla karıştıkları her sorun giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Örnek Lübnan. Eğer Lübnan halkı Lübnan’daki sorunu kendi aralarında çözmeyi başarsaydı, Orta Doğu’nun en zengin kültürel temellerine sahip ülkelerinden biri olan Lübnan bugün bu durumda olmayacaktı. Eğer ülkeler kendi aralarındaki sorunları çözmüş olsaydı, Libya ve Yemen şu anki parçalanmış durumda olmayacaktı. Aynı şekilde Suriye kendi iç sorunlarını çözebilecek bir noktada olsaydı bu şekilde çökmezdi. Bütün bunlardan ders çıkarmamız gerekiyor. “Bölge dışındaki ülkelerin sorunlara müdahale etmemesi için bölge ülkelerinin sorunları çözme becerisini ortaya koyması şarttır.”
“AB’NİN GÜVEN ORTAMI OLUŞTURMADIĞINI UKRAYNA KRİZİYLE GÖRDÜK”
Bölge ülkelerinin AB’ye katılmak istediğinin hatırlatılmasının ardından, “AB’nin güven ve barış cenneti olduğunu düşünüyor musunuz?” Soruyu yanıtlayan Kurtulmuş, “AB’nin güven ortamını oluşturamadığını Ukrayna kriziyle gördük.” İfadesini kullandı.
Kurtulmuş, 2014 yılında Kırım’ın ilhakı ile başlayan süreçte AB’nin sesini çok zayıf bir şekilde çıkardığını ve önlem alamadığını hatırlatarak, “AB’nin şu anda Türkiye’nin belirlediği bir çerçevenin çok gerisinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. güvenliği yaratacağız.” söz konusu.
“DÜNYANIN YENİ BİR YAPIYA İHTİYACI VAR”
Kurtulmuş, “Güvenlik açısından Bosna Hersek’in NATO’ya katılması doğru mudur?” Soruya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“NATO, kendi üyelerinin güvenliğini sağlamaya yetecek güce sahip değil, aslında eski dünyanın ve soğuk savaş döneminin koruma şemsiyesi olan NATO, eski işlevlerini yerine getiremiyor ve dünyadaki birçok uluslararası kurum ve kuruluş gibi. Dünyada bu konuyla ilgili içeriden çok fazla endişe var.” Eleştiriler geliyor. Zaman zaman koruma sağlayamadığı yönünde eleştiriler de oluyor. Benim görüşüm şudur. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere dünyadaki tüm uluslararası siyasi mimari çöküyor. Önümüzdeki dönemde başta Birleşmiş Milletler olmak üzere saydığımız tüm kurumlar dahil olmak üzere insanlığın bir yeniden yapılanma sürecinden geçmesi gerekiyor.
Bu kurumlar neden var? Güvenliği sağlamak. Bu kurumlar neden var? Dünyada savaşlar yapıp ölmesinler diye. Önemli olan savaşları önlemek ve insanların acılarını ortadan kaldırmaktır. Ama ne yazık ki bu kurumların hiçbirinin bu sorunları çözecek gücü ve imkanı yok. Bu nedenle dünyanın yeni bir yapılanmaya ihtiyacı var.”
“TÜM HALKIMIZIN KALBİNDE BOSNA HERSEK SEVGİSİ VAR”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kurtulmuş, Türkiye-Bosna Hersek ilişkilerine ilişkin bir soruya yanıt vererek, iki ülke halkının derin, tarihi ve kültürel bağları olduğunu belirtti. Kurulduğu günden bu yana her zaman Bosna Hersek’in yanında olduklarını belirten Kurtulmuş, “Bütün halkımızın gönlünde Bosna Hersek sevgisi var. Bunun temel nedeni ortak tarihi ve kültürel geçmişimizdir. Bosna Hersek ve Balkanlardaki tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bosna Hersek’in en yüksek noktalara ulaşmasını umuyoruz. Sıkıntıların, sorunların olduğunun bilincindeyiz ve Türk halkı ve Türk Devleti olarak her zaman Bosna Hersek’in yanında olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim.” Şeklinde konuştu.